Ortancalar, KÜY, 50X40, 2003
Özel Koleksiyon
Üç Gül, TÜY, 80X63, 2004
Ayla Karabacak Koleksiyonu
Öpücük, TÜY, 60X50, 2003
Özel Koleksiyon
Benim sanatım, devasa bir birikimin içinden bana ait olmayan her ÅŸeyi yıllardır ayıklamaya çalıştığım bir çabadan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil aslında...BaÅŸlangıçta insan bu birikimin içine hiç sakınmadan balıklama atlıyor, kabul ediyorum ; ancak bu havuzdan hiç etkilenmeden çıkmayı beklemek garip bir çeliÅŸki deÄŸil mi?..
Sanatın ne olduÄŸu sorusunun daha çok eleÅŸtirmenlerin ya da sanat dışındaki insanların konusu olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Sanatçının ilgi alanı daha çok yaptığı ÅŸeyle ve onun yarattığı etki ile olsa gerek... "Sanat ne için/kimin içindir?" sorusu neredeyse konuÅŸtuÄŸum her insanın boynunu sıkan kravat gibi baÅŸ aÄŸrısına neden oluyor sanki. Sanatın tipik olmasa da- bir iÅŸ olduÄŸunun fark edilmesinin durumu açıklığa kavuÅŸturacağı aÅŸikardır. Sanat, sanatçının bizzat kendisi için yaptığı bir eylemdir, aynen kuru fasulyeyi kim kaşıklıyorsa alınacak gıdanın o kiÅŸiye faydasının olması gibi... Ve tabii ki kuru fasülye de ucuz deÄŸil artık.
Bu tarz soruları soranlar kliÅŸelerle uÄŸraşıp dururlarken, ben sorularla vakit kaybedip aforizmalar üretmek yerine üretime yönelmeyi yeÄŸledim hep. Sanat insanları -genellikle- herhangi bir konuda kabul gördüklerinde tam da o noktadan devam etmeyi sürdürürler. Benim için ise o nokta : Fırçanın yıprandığı belki de kırıldığı bir yer... Statükoyu kabullenmedim hiç : Bu statik ve güvensiz durum, insanın geliÅŸimine ve çünkü arayış mücadelesine ket vuran dinamiklerden biri deÄŸil mi? HerÅŸey deÄŸiÅŸir, ve deÄŸiÅŸmelidir...Åžüphesiz sanatçı da... Gençlik yıllarımda en çok Van Gogh'dan ve Dali'den etkilenmiÅŸtim... Picasso ise daha sonraları, kaybettiÄŸim çocukluÄŸumu aramaya baÅŸladığım ama sanatsal olarak olgunlaÅŸmaya baÅŸladığım dönemlere ait...Bununla, Picasso'yu gerçek anlamda anlamaya baÅŸlamaktan bahsediyorum..."My whole life as an artist has been nothing more than a continious struggle against reaction and the death of art" cümlesi üniversite yıllarındaki mottolarımdan biriydi, ancak gerçek anlamını 40 yaÅŸlarımın sonunda içselleÅŸtirmeye baÅŸlamıştım...Sanatın yeniden tanımlandığı yıllardaki Bauhaus ekolü ve Malevich, Lyubov Popova... 2012'de kendi felsefemi ve onda ÅŸekillenen yeni bir sanat akımının manifestosunu yayımladım : MISTRAL...Mistic-Stratal Compositıons, yani gizemli çok katmanlı kompozisyonlar resmi...
Bu manifesto : BaÅŸlarda (2002-2007) ortaya koyduÄŸum sanatsal yaklaşımın (The New Complementary Cubic Structures-NCCS) devamıydı süphesiz.
Özetlemek gerekirse : Nihai amacımı gerçekleÅŸtirebileceÄŸim her türlü sanatsal materyali her usülde kullanmayı seçebilirim. Fırça vuruÅŸlarının, çizgilerin ve hatta spatula (painting knives) etkilerininin pentür açısından amaçsal bir önemi yoktur, onlar sadece aradığım resmi oluÅŸturmama hizmet eden araçlardır, Daha da iddialı konuÅŸmak gerekirse, materyalin hiç bir önemi yoktur diye düÅŸünüyorum. Asıl olan resmin, sanatın ta kendisidir... Aksi takdirde, Da Vinci ustanın tempera çalışmalarının, Hollanda kökenli yaÄŸlıboya çalışmalarından daha az önemli olduÄŸu tezinin geçerliliÄŸini tartışıyor olmaz mıydık?
1999'da otomobil boyalarıyla (selülozik) 30 parçadan oluÅŸan bir seri yapmış ve kısmen de olsa Hera'da (2004) sergilemiÅŸtim. Bu seri için "Akışkan boya tekniÄŸi" adında bir tekniÄŸin anatomisini bile -en azından kendime- ifade etmek zorunda kalmıştım.
Büyük resim açısından bakıldığında, bu okyanus içerisinde yer alan bir damladan daha büyük bir ayrıcalığımın olmadığını düÅŸünüyorum.
Bir zamanlar Mevlana ile ilgili araÅŸtırmam sonucunda yazdığım "Mesnevi GünlüÄŸü" ÅŸiirsel kitabımın önsözünde ÅŸu satırları karalamıştım :
Aklımı uzatırken evrene
gönlümü seriverdim yerlere.
Hay dilim tutulsun dedim
emanet sözler alelade bir kaleme.
Buradaki 'kalemi', kolaylıkla 'fırça'yla deÄŸiÅŸtirebilirim ve bundan da zerre kadar gocunmam.
ÖÄŸrenmek ve çaba ömür boyu...
Sevgiyle kalın.
UÄŸur Vidinli 16 Eylül 2018, Ä°zmir